Ahşap, tarih öncesi çağlardan bu yana insanların yapı inşa ederken kullandığı en eski ve en yaygın yapı malzemesidir.
İlk-çağ insanının barınma gereksinimini karşılayan ahşap; ağaç kavuklarında başlayıp sonrasında saz, kamış malzemeleriyle buluşmuş ve gelişen teknoloji ile beraber ahşap yığma ve karkas sistemine geçilmiştir.
Ahşap, zaman içinde kullanım biçimleri ve tekniğinde ciddi boyutlarda değişim göstermemesiyle de ilginç bir malzeme olarak diğerlerinden ayrılır.
Ağacın günlük hayatta kullanılmaya başlaması mimarlık, sanat tarihi ve el sanatlarında ahşap işçiliğinin doğmasına yol açmıştır.
Örneğin ahşap çatı kuruluşunda ilk defa “Frigya’da” kullanılmış olan teknikler ile bu günkü geleneksel teknikler birbirine çok benzer.
Ahşabın yapılarda taşıyıcı iskelet malzemesi olarak kullanılmasındaki en temel gelişme, geçtiğimiz yüzyılın başlarına rastlar. Artan ve gittikçe yaygınlaşan sanayileşmenin ortaya çıkardığı ihtiyaçlar ile I. Dünya Savaşı öncesi ve savaş yıllarında değerli bir silah ham maddesi olan çeliğin yapı alanından çekilmesi, ahşap malzemenin farklı fonksiyonlardaki yapılarda ve daha rasyonel olarak kullanılması zorunluluğunu beraberinde getirir.
Dolayısıyla, bugün kullanılan modern bileşim elemanlarının birçoğunun bulunması, ahşabın çeşitli dış etkilere karşı korunmasını sağlayan malzemelerinin ve kullanma yöntemlerinin geliştirilmesi de bu döneme rastlar.
Endüstri devrimi sonrasında malzeme teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak mimari anlayış belirli ölçüde özgürlük kazanır. Gelişen ekonominin ve teknik imkanların etkisiyle doğal ahşap yeniden yorumlanarak, ahşaptan yeni kompozit ürünler elde edilmeye başlanır. Endüstrinin gelişimiyle yeni boyutlar kazanan ahşap malzemenin kullanım alanı genişlemiş ve esneklik kazanmıştır. Kaplama levhalar 1840 tarihinden sonra mobilyacılıkta endüstrileşme başlangıcı geliştirilmişse, MÖ. 1500 yılında Mısır Firavunu Tutankamen’nin mezarında bulunan fildişi kakmalı abanoz ile sedir ağacı ile kaplanmış bir sandık, bu tekniğin çok eskilerde de bilindiği kanıtlanmaktadır.
Yine M.S. VI. Yüzyılda Japonya’da kullanılan ağır kağıtlarda, bugün üretilen lif levhalarla benzerlik gösterir.
Gelişen teknoloji ahşabın korunması konusunda da kendini göstermiş; doğal ahşap malzemenin rutubet deformasyonunu gidermek, yanmaz-lığını sağlamak ve mikroorganizmalara karşı direncini artırmak amacıyla yöntemler geliştirilmiştir.
Ahşap malzemenin yeniden organizasyonu ile ilgili, geliştirilen ilk ahşap talaş levhalar 1908’de Avusturya’da; ilk lif levhalar 1915’te Amerika Birleşik Devletleri’nde; ilk yonga levhalar ise 1941’de Almanya’da üretilmiştir. Endüstriyel ahşap malzeme türlerinin geliştirilmesi, yapılarda ahşabın yeni kullanım alanlarının doğmasıyla sonuçlanmış.
Ahşap yapılarda son yüzyıla kadar en yaygın ve ileri teknolojiler Japonya ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarında, özellikle Anadolu'da kullanılmakta iken, son yüzyılda ülkemizdeki kullanımı; batıdan şekilsel olarak aldığımız birçok şey gibi betonarme de sanki uygarlığın bir göstergesi imiş gibi algılanarak aniden terk edilmiştir.
Oysa Dünya'daki eğilim bunun tersine işlemiş, batıda ahşap teknolojileri çok ileri gitmiş ve günümüzde Lamine Ahşap Teknolojisi olarak adlandırılan bu teknoloji artık önümüzdeki yüzyılın malzemesi olarak görülmektedir.
Ahşap, hafiftir, depreme dayanıklıdır, beton ve çelikten çok daha uzun ömürlüdür, bakımı beton ve çelikten çok daha kolaydır, insan metabolizmasına en uygun yapı malzemesidir, yapımı kolaydır. Hızla inşa edilebilir. Ancak ahşabın önümüzdeki yüzyılın malzemesi olarak görülmesinin nedeni, bu üstün özellikleri değil, Global Isınmaya ve Sera Etkisi ‘ne karşı insanlığın elindeki en büyük silah olmasından kaynaklanmaktadır. Ağaçlar ve karbondioksit arasındaki ilişki nedeniyle, ağaçların kesilerek kereste üretilmesi, sera etkisini azaltır.
Ayıca ahşabın ekonomiye katkısı oldukça önemlidir.
Peki ülkemizde ahşap kullanımı nasıl bir geçmişe sahip?
Mükemmel bir yapı malzemesi olarak ahşap, Anadolu'da binlerce yıllık bir geçmişe sahip. Hımış gibi çok önemli bazı yapım sistemlerinin Anadolu kökenli olduğu söylenebilir. Ayrıca ahşap geçmişte sadece konut inşaatında değil köprü yapımında, anıtsal binalarda da kullanılmış. Yakın geçmişte ise ahşap: güzel ama modası geçmiş, eski, dayanıksız bir süsleme malzemesi olarak algılanıyordu. Ama endüstriyel olarak kullanımı yaygın olarak kullanımı ile popüler hale gelirken, insanların doğaya yönelmesi ile beraber, özellikle şehirden kaçış planları yapanlar için ahşap evler, bungalovlar hatta ahşap karavanlar bir anda geleneksel ve modası geçen bir yapı olmaktan çıkıp tam tersi bir sürece girdi. Bu da piyasada ki rekabeti arttırmış oldu.
Bir yandan 300 yıl ayakta kalmış ahşap yapılar yıkılıp yerlerine betonarme taklitleri inşa ediliyorken diğer yandan başka malzemelerin yetersiz kaldığı birçok mimari sorunu çözebilen çağdaş bir mühendislik malzemesi olarak görünüyor. Bugün ahşap ile 150 metrelik açıklıklar kolonsuz geçiliyor. Betonarme binaların yangından kaçma koridorları ahşaptan yapılıyor, aşırı rutubetli ortamlarda yüksek hizmet ömrü nedeniyle ahşap kullanılıyor.
Dünya Ahşabı Yeniden Keşfediyor!
Aslında yok ettiğimiz birçok şey sonrasında bizi kendine muhtaç ediyor…
Ahşabın geniş ham madde kaynağı olduğunu fark edip her alanda kullandıktan sonra, bir anda kolaya kaçıp ekonomik veya kültürel anlamda ki değişikliklerle beraber önce betonarme yapılar, sonra gökdelenler… Şimdilerde ise Avrupa tekrar ahşap yaşam alanlarına dönüş yapıp tüm dünyaya yeniden ahşabı sunuyor.
Muhteşem bitki örtüsüne sahip olan coğrafyamızın yeni yeni farkına varıp değerini anlamaya başladık. Kısa süre önce tatilciler lüks otellerde konaklamak için sıra beklerken şimdilerde ise bungalov otelleri, ağaç evleri, ahşap evleri ve hatta ahşap karavanları tercih ediyor.